İnceleme: Fetih 1453

En ufak bir kıvılcımla gaza gelen milletim için iş güç bırakılıp gidilen bir film oldu fetih 1453. 17 milyon dolar harcandığı ve mükemmel efektleri olduğu söylentileri de son dönemde popüler olan osmanlıcılık akımının üzerine desenler oldu ve ortaya iddialı bir film çıktı. iki haftada 4 milyon 105 bin kişi gitti filme ki bu bir rekordur. buraya kadar her şey mükemmel. ne zaman ki izleyici koltuğuna oturuyoruz film başlıyor işler o zaman tersine dönüyor. muhammedin evinde istanbul için söylediği sözlerle başlayan film hiç bir bağ olmadan fatihin ikinci tahta çıkışına geçiyor. kara murat, malkoçoğlu gibi filmlerde gördüğümüz kafirlerin modern uyarlaması bir bizansa karşı adalet ve huzur getiren bir osmanlı pahalı bir biçimde perdedeydi bu sefer. efekt, sahne ve dekorlarda o filmleri geride bırakan film, oyunculuk konusunda kahpe bizans çizgisinde yer yer güldürüyor. kötü oyunculukların yanı sıra takma sakallarıyla sırıtan figüranlar, savaşan vücut geliştirme şampiyonları, dekoltesinde muska taşıyan o kadın ve gerçekte köse olan akşemsettin beyaz beyaz sakalları büyüt bütçeli bir film içi affı olmayan amatörlükler.

Bunların üzerine ulubatlıyı binlerce metre uzaktan seyreden sevgilisi ve heyecanlı bir teknik direktör hareketleri sergileyen fatih filme ilk okul yıl sonu gösterimi havası katıyor. o tarih için bir araştırma yapma zahmetine hiç girilmemiş. halbuki en yakın ilk okulda bir yedinci sınıfın sosyal bilgiler dersine girilse o dönem osmanlısında öyle gemiler yerine ince uzun kadırgalar olduğu görülür. filmin çok övülen efektleri ise tam bir felaket. sanırım bundan daha kötü bir yeşil perde uygulaması yoktur ki buna rağmen efekt göstermek için konulan sahneler var. sesler ise sadece bir gürültü. saldırılarda spartacusten arak "aaa" yerine "allah allah" nidası kullanılabilirdi. herkesin günümüz türkçesi konuşması takılmadığım bir konu. çünkü dönemin dili ve diğer yabancı diller kullanılsa bir çok yerde altyazı girmek zorunda kalır ki bu da vatan millet sakarya filme koşan adamın filmi kaçırması anlamına gelir. işin senaryo kısmına gelince. senaryoda kopukluklar var. örneğin sadrazamın ikili oyununun sonu hiç bir yere varmıyor. savaş kaybedilirken askerler nasıl zabdurat altına alınıyor. ulubatlının iki kılıç darbesi tüm orduya nasıl mesaj verebilir ki. fatih gemileri karadan yürütme fikrini nasıl buluyor da nasıl hayata geçiriyor. bunların sadece oluş anları gösterilmiş. en önemlisi de fatih zeki bir komutan olarak göstermek yerine günümüz toplumunu doyuran babasına itaatkar ve dini yönleri ağır basan bir padişah olarak gösterilmiş. bu filmin hiç mi iyi bir yönü yok diyecek olursanız kanaatimce gerçekten yok. varsa da filmdeki son derece basit oyunculuklar, berbat kurgu, senaryo ve efektlere takılmaktan farkına varamadım. izleyecek arkadaşlara imkansız bir temenni olarak iyi seyirler.